''Ellerinden belli olur bir kadın''der Sezai Karakoç.Bugün bu dizeyi okurken acaba benim için bir kadın neresinden belli olur diye uzun uzun düşündüm.(Yazlıktayım pek bir işim yok bunları düşünüyorum artık).İlk aklıma gelen kadının gözleri oldu.Bir kadının gözleri ne kadar güzelse o kadın o kadın çekicidir diye noktayı koyacakken ya kadının kokusu önemliyse.Yine darmadağın o düşünceler..Wronski, evli Anna Karenina'ya aşık olurken onun en çok hangi özeliğine aşık oldu.(Bu nerden çıktı şimdi diyorsunuz inanın bende bilmiyorum).Ayrı kaldıklarında en çok neyini özledi acaba.Amy Winehouse...İngilizlerin son yıllarda yetiştirdiği en büyük ses.Aşırı dozda uyuşturu kullanmaktan geçenlerde öldü.Hayranıydım,öldüğünü duyunca derin bir sessizlikten sonra-bu derin sessizlik en az iki dakika sürdü-sende mi bırakıp gittin bizi erken diye derin bir iç çektim.Bugün onunla ilgili bir makale okurken onu ölüme sürükleyen ve uyuşturaya alıştıran ilk eşi Blake'ye lanet olsun demek geldi içimden..Yazının bir yerinde şöyle bir olay anlatılıyordu: Eski eşi ile şiddetli bir kavga eden Amy Winehose gözleri mosmor,eşinin ise boynunda ,yüzünde her yerinde tırnak izleri.Bunlar pek ilgilendirmedi nedense beni.Amy Winehouse'un hemen kalbimin üstünde Blake's yazıyordu.Yani eşinin ismi.Eşinin kullaklarında ise ''Amy'' yazıyordu.Acaba Blake Amy'nin en çok neyini seviyordu.Ellerinden belli olur kadın diyen Sezai Karakoç'un dedği gibi ellerini mi,yoksa ...-Blake burayı senin için boş bıraktım.-Sahi benim için bir kadın neresinden belli olur,cevabını vermiştin diyorsunuz değil mi,gözlerinden...Bu size verdiğim cevap,ya gerçek cevabım onu bilmiyorsunuz işte...                                                                                                                                         

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Swaziland Kralı...bakire kızlar