''Julos Beaucarne,Belçikalı ünlü bir şarkıcı.70’li yıllarda özellikle Valon bölgesinde fırtına gibi esiyor.Turne yapıyor,konser veriyor,radyo programlarına katılıyor,hafta sonları da kentten kaçarak oluşturduğu çiftlik evinde yeni besteler üzerinde çalışıyor.
Julos Nazım Hikmet’in Fransızca ‘ya çevrilmiş şiirlerini besteliyor.Bu çalışmalara ,zarif ve güzel karısının hazırladığı enfes Fransız yemeklerini ve Bordeaux şarapları eşlik etmekte.
Bahçedeki çimenin üzerine kurulu masa kurulu masa ''Kırda Bir Pazar'' filminin dekoru gibi.Evin içinde flüt sesleri,bahçede huzur…
Julos’un eşi,sadece filmlerde gördüğümüz eski zaman kontesleri gibi,kol yeninin içine işlemeli bir mendik sıkıştırıyor.Bir de Kuzey Afrikalı yardımcı var.Julos turne bitip de Stockholm’e dönerken’’Dünyada şiddetin erişemeyeceği ,güzel,şiir dolu bir huzur mekanı varsa,bu çiftliktir’’,diye düşünür
Ne kadar yanıldığını sonradan anlayacaktır.
Belçika bir gün korkunç bir cinayet haberi ile sarsılıyor.Kuzey Afrikalı çocuk,Julos’un karısını bıçakla delik deşik ederek öldürüyor.O hayal gibi kadın çırpına çırpına can veriyor.
Sebep malum:Aşk! Delikanlı uzun zamandır,kadına karşı tek taraflı gizli bir aşk büyütüyormuş içinde.
Bir gün eve televizyoncular gelmiş akşama kadar çekim yapmışlar.Hava kararınca Julos onları istasyona götürmüş.Dönünce dekarısını kanlar içinde bulmuş.
Daha sonrada anlaşılacağı üzre,kara sevdalı oğlan,kadının televizyonculara dostça yakınlık göstermesini kıskanmış ve yalnız kaldıkalrında hunharca parçalamış biricik aşkını.''
Bu satırları Zülfü Livaneli'nin ''Hayat Kısa,Sanat Uzun''adlı kitabından aldım.'Aşk'ın halleri bu yazıının içinde.Çok fazla uzatmadan:Aşk,insanın içindeki karanlığa da çok yakın aydınlığa da….
!!!!!! Bu yazıyı yazarken bana yardımcı olan biricik yeğenim Beyza Zahide'ye tşk ederim...
Yorumlar