Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Düş'leyelim...

Bol bol düş kuruyorum.Hayallerimin peşinden koşamazsam da yürümeye çalışıyorum.Alın size bir hayal kurma,düşlerinizin peşinden gitme yazısı: ''Fark yaratma yürekliliğini gösterme ve gerçekten yapmaya değer bir şey yapma zamanı gelmiştir.  Mutlaka büyük bir amaç değil, ama yüreğinizde tutuşan her hangi bir şey; arzunuz, düşünüz olan bir şey için…  Yeryüzündeki günlerinizin, değerli ve anlamlı geçmesi kendinize olan borcunuzdur.  ...Yaşamın tadına varın.  Var gücünüzle hedefe odaklanın.  Ve büyük düşler kurun. Değerli şeylerin, pek kolay elde edilmediğinin bilincinde olun.  İyi günler olacak.  Herhalde kötü günler de olacak.  Kendi kabuğunuza çekileceğiniz, tasınızı tarağınızı toplayarak teslim bayrağınızı çekmek isteyeceğiniz zamanlar olacak.  Bunlar, esasında, kendinizi zorladığınızı, öğrenmek ve gelişmekten korkmadığınızı gösterme fırsatlarıdır.  Azimle devam edin.  Bir düş, kararlılık ve doğru araçlarla büyük işler başarabilirsiniz.  İçgüdülerinizin, aklınızın ve yüreğinizi

Hayat Bir müzikten Başka Bir Şey Değildir...

Hayat güzel bir müziktir. Ritim bazen yükselir,bazen alçalır.Hüzünlü bir tını yükselir ara sıra,neşeli sesler yükselir ğöğe çoğu zaman.Müziğiniz güzel olsun.

Yeni Gün...Yeni Hayaller...

Yeni gün.Yeni umutlar.Yeni düşler.Yeni hayaller.Yeni rüzgarlar.Yeni sohbetler.Yeni gülüşmeler.Yeni renkler.Yeni olan güzeldir,güzel olan yenidir.Hadi benden size güzel bir şiir.Gününüz yeni olsun. Gerin, bedenim, gerin;  Doğan güne karşı.  Duyur duyurabilirsen,  Elinin, kolunun, gücünü,  Ele güne karşı.  Bak! dünya renkler içinde!  Bu güzel dünya içinde  Sevin sevinebilirsen,  İnsanlığın haline karşı.  Durmadan işliyen saatlerde  Dişli dişliye karşı;  Dişlilerin arasında,  Güçsüz güçlüye karşı.  Herkes bir şeye karşı.  Küçük hanım, yatağında, uykuda,  Rüyalarına karşı.  Gerin, bedenim, gerin,  Doğan güne karşı.  Orhan Veli KANIK

Hayat Güzel Kokuyor,Dur!

Hızlıyız..Hızlı olmazsak hayatta bir çok şeyi kaçırabileceğimize inanıyoruz.Koşuyoruz.Durmak adeta bir eksiklik.Eksik kalmak istemiyoruz.Durmadan koşuyoruz nereye koştuğumuzu bilmeden.Halbuki masmavi deniz kucaklamak için bizi bekliyor.Rüzgar dans ediyor durmadan kendini fark ettirmek için.Güzel sohbetler sırada bekliyor günbatımlarında  dostlarla sohbet etmek için. Eric Emmanuel Schmitt'in (Mösyö İbrahim ve Kur'an Çiçekleri) kitabında şöyle bir yeri not almıştım: ''Arabayı durdur.Duyuyor musun? Huzur kokuyor ,burası Yunanistan;insanlar  nasıl da dingin,geçişimizi izlerken bile acele etmiyorlar,usul usl soluk alıp veriyorlar.Görüyorsun ya Momo,tüm ömrümü çalışarak geçirmiş olacağım ama yavaş çalışmış olacağım acele etmeden...Yavaşlık.İşte mutluluğun sırrı bu.'' Dur,bekle,hisset,sev,kokla ve doya doya yaşa! Dinle hayatın ritmini!Rüzgarın dansını hisset!Dur,acele etme çünkü bu hayat senin.

Gülümse...

Yaz geldi,güzel akşamüstleri bizi bekliyor.Rüzgarlar. dans etmek için sırada.Deniz sevişmek için hazır,hadi gülümse.... Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin /Yoksa ben nasıl yenilenirim hadi gülümse /Belki şehre bir film gelir /Bir güzel orman olur yazılarda /İklim değişir akdeniz olur gülümse...

Ne Gerek Var!

Paylaşmayacak ne var bu dünyada, Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlara yeter de artar bile... İnsanlar arasındaki perdeler,din,dil, milliyet,tarikat vs.kaldır bunları ortadan, bak kalır mı,ne sen ne de ben, sadece insan kalır..                                                Sarkis Çerkezyan .  Benden de küçük bir bilgi  daha önce bir yerlerde okumuştum:Eskiden Ermeni kızları evlenmeden önce,çeyiz olarak,etamin üzerine bir yazı işlerdi onu da çevçevelettirip,getirir gelin olduklarını evin duvarlarına asarlardı.Etamin üzerinde Ermenice,''Tanrı sevgidir'' yazar

Keyifli Bir Gün...

Güneş güzel,deniz mavi,rüzgar aşık.Sağlığımız da iyi.Daha ne isteriz?.Keyifli bir gün...

Babam'a

''Sanki çok, çok uzun zaman önceydi. Sonraya dair izler yok değildi. Cenazeyi önümüzden taşırlarken leblebi tozu yiyordum, ağzım gibi küçük bir kaşıkla. Az daha boğuluyordum, boğulup ölüyordum. Leblebi tozu kadar yakındı ölüm demek ki. İlk o zaman hissetmiştim… Bir erkekte olabilecek en narin eller ondaydı. Sırtıma hafifçe vurup kurtarmıştı boğulmaktan. O sırada cenaze de önümüzden geçip gitmişti. İlk o zaman hissetmiştim, O’nun ölümü benden uzak tuttuğunu, O varken bana hiçbir şey olmayacağını. O’nun öleceği ise hiç aklıma gelmemişti. İnsanın babası ölür müydü? Belki, ama benimki değil. O’nu yolcu ederken leblebi tozu yemediğim halde, boğazımda aynı boğulma hissi vardı. İşte o zaman artık sırtıma vuracak bir elin kalmadığını düşündüm. Tabutunun altına doğru verdim sırtımı. Aynı narin dokunuşla nefes aldım yine. Bu, O’nun bana son dokunuşuydu. Babası yoksa leblebi tozu yememeli insan…'' Yukarıdaki satılar Cem Mumcu'ya ait,ona ait dediğime bakmayın aslında hepimiz

Yaz Akşamları...

Deniz süt mavisi.Gökyüzündeki bulutlar pamuk renginde.Rüzgar derseniz tatlı tatlı esiyor.Yaz akşamları,şiir okuyan ve okutan yazan,yazdıran kadına benzer.Yaz akşamları mutluluk tüter,huzur kokar her deniz renginde yeryüzünün.Yaz akşamları nazlanmaz verir sana ellerini koşarsın özgürlüğe doğru.Yaz akşamları müzik kokar,dans eder gözlerinde,kalbinde,ellerinde.Orhan Veli der ki: ''Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobilrın kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, Sinemalar bedava.'' Yaz akşamları güzel olsun,mutlu olsun,istediğin gibi olsun.Mavi koksun,özgürlük sinsin elbisene.Sen yaz ol,yaz sen koksun.

Hissedebilmek,koklayabilmek,tadabilmek,sevebilmek...İşte tüm mesele bu.

Bugün güzel bir gündü.Zaten pazar günlerini çok severim günlerin en tembeli olduğu için.Modern insan için şehirler birer gelişmiş açık ceza evine dönüştü çoktandır.Şimdi durduk yere bu cümleyi niçin söylediğimi hemen açıklayayım:Bugün arkadaşlarla şehrin o tekdüzeliğinden bir nebze olsun kurtulmak için yüksek yerleri gezdik,sohbet ettik,güldük,eğlendik,doğanın o muhteşem güzelliğini doya doya seyrettik.Bir arkadaşım söylediği bir cümle  beni çok etkiledi,aslında söylediği çok basitti:''Doğanın renkleri birbiriyle ne kadar uyumlu,dikkat ettiniz mi?'' Evet,kesinlikle yaratan her şeyi en mükemmel bir şekilde yaratmış .Doğa muhteşem.Doğaya zarar veren tek canlı türünün  de insan olduğunu söylememe gerek yok bile.Yağmur sonrası doğa daha da canlanmıştı,yeşil daha yeşil,sarı daha canlıydı.O an bir şiir düşündüm,birazını hatırladım çoğunu hatırlayamadım,gelince google'dan baktım sizinle paylaşmak istedim: ''Yarın ne olacağı, inan belli değil Yalın ayaktır kalbi