Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bir tavsiye...

Resim
 Bu albüm için söyleyeceğim tek söz: Olağanüstü...Son zamanlardaki en iyi albüm tartışmasız benim için... 
Resim
Eğer tek bir insanı seviyorsam ve bu insana karşı duyduğum sevgi   beni öteki insanlardan   uzaklaştırıyorsa – bu insana   birçok bakımdan bağlı olduğum halde onu sevmiyorum demektir. Seni seviyor diyebiliyorsam, bu, ‘’Sen de bütün insanlığı bir anlamda canlı olan her şeyi seviyorum’’ demektir. Bu anlamda kendini sevme bencilliğin karşıtıdır. Bencillik gerçekte kendini sevememeden doğan ve bunu örten aç gözlü bir ilgidir. Oysa sevgi, bir an için bütün bireyselliğin yok olduğuna inandıracak kadar beni sevilen insanla bir yapmasına rağmen daha güçlü ve mutlu kıldığı için bağımsızlaştırır.
Resim
     Bir filmi izler gibi izliyorsunuz hayatı.      Ölüm hep başkalarına bulaşıyor.      Acı hep başkalarına.      Gitgide kirleniyorsunuz oysa.      Gitgide çirkinleşiyor yüzünüz.      Film bitiyor artık.
Resim
Mutluluğu aramanın dünyadaki birçok güzellik kadar farklı yolu vardır.
Resim
Dil ne için var? Büyük psikanalist J. Lacan bir keresinde "dil, yalan için var" demişti. Ya hakikat? O çoğu zaman "dilsiz " dir.
Güneş,sarı yapraklar,vaktinden önce yeşile bürünmüş ağaçlar,kısaca doğa.Koynunu alçakgönüllükle açmış,insanlığı çağırıyor,onlara yaptığımız tüm acımaszlağa rağmen...Doğa hafta sonu harikaydı.                                                ***  Güzelleşebilen kadın güzel kadından daha ''büyüleyici''dir.Erkeklerin gözünde tabiki...diyen Haşmet Babaoğlu'na katılmamak mümükün değil.Güzelleşebilen kadın şiir,güzelleşebilen kadın kutsal bir metin...                                              *** Beccket: '' Yeryüzünün yaşları sonsuzdur,biri ağlamaya başladığında bir başkasının gözyaşları diner.'' bu sözü okuduktan sonra mutlu bir dünya özlemi boşuna mı diye uzun uzun düşündüm                                           *** Sanırım insan gençken çok uzun,çok renkli ve istediği gibi olacağına inandığı hayat yolculuğunda arzularını,isteklerini sürekli ertelemenin haklı kibriyle başına gelenleri biraz küçümsüyor.Ertelemek mutsuzluğupa her gün bir tuğla

denizin üstünde yürünebilir...

Resim
Neden bu kadar çok soru var hayatımızda? Neden en mutlu olunabilecek anlarda bile geçmişten çaldığımız bir meşalenin geleceğimizi yakmasına izin veriyoruz? Neden yalnızlığımızı kelimelerle büyütebilmek için bu kadar hastalıklı bir hayat yaşıyoruz? İşte bundan... Gerçekten de başka bir nedeni olamaz.Yapmak istediğimiz  sadece ve sadece bu: Deniz üstünde yürümek istiyoruz. Denizin üstünde yürünebilir.
Resim
Sözcükler, tek başlarına insanı kırmaz oysa. Yaralayan, bunun arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.
Resim
                     Bir anıyı bir şehre bağlayan hat üzerinde kendine kıvrılmış, kendine kurumuş yapraklar iyileşmez. ömür boş yere çıkılan bir yolculuğu anlatır yanlış bir yere uğramaktır sonbahar hışırdayan rüzgârdır yaprak hışırdamaz. uzun bir yol gibidir gözleri insanın gelip geçen bir şey iyileşmez bu gece bu hat üzerinde iyileşen şey zamandır, insan iyileşmez. hadi ömrüm, geriye doğru tara kendini ilerde bir şey yok, gördün yüzünü rüzgâra dön yeniden iyileşen sen değilsin, zaman. zayıf belleğim, sakar algılarla, bir ömrü hatırlamak zordur kuşkusuz ömrüm, hey ömrüm seni hatırlamak için yolumu uzattım daha fazla zaman verdim kendime bu gece, bu orta yaş ovasında bu hat üzerinde bana bir tek söz söyle. "

kadın...

Resim
Bugün okudum bu notu,sizinle paylaşmak istedim... ''Kadının en tatlı yeri,henüz kırılmamışsa kalbidir. Artık ağlamıyorsa dudağının kenarına yerleşmiş hüznü. Hüznü bile hissetmiyorsa artık buz tutmuş parmakları. Isınmıyorsa,konuşmuyorsa ve artık hiç gülmüyorsa... Anılarda kalmış çocukluğudur. Ama muhakkak tatlı bir yeri vardır kadının. Yeter ki severek bakan bir göz olsun üstünde. Kadın severek gösterir sakladığı tadı''

kısa notlar...

Üşümek,insanın ruhuna iyi geliyor sanki,üşüyünce sıcak suda kirlerin erimesi gibi insanın içindeki kötülüklerin de yok olduğu hissine kapılmak biraz rahatlatıyor insanı...                                              *** ''kurban'' kelimesi bende hep farklı bir etki bırakır.Habil ile Kabil'in  hikayesini bilirsiniz.Hz.Adem'in oğulları...Dünyada ilk katil ve ilk maktul...Habil Allah'a  bir kotun kurban eder,kabul olunur;Kabil ise bitki kurban eder,kabul olunmaz.Kardeşini kıskanır ve onu öldürür.''Kurban''Habil...Kurban iyi insan...Kurban salih niyet...Şu soruyu d ahep kendime sorarım:Acaba Kabil,Habil'i öldürmeseydi,yine cinayetler olur muydu?                                          *** Ne kadar zor gülüyorken bile üzülmek.Nasıl olur demeyin,görünüşte kahkaha atıyorsunuzdur,hiç derdiniz yok gibidir ama  içinizde bir yerde derinlerde bir hüzün yumağı sizi bir orayı fırlatır bir buraya,gülersiniz ama buna gülme denirse...Kurudur,tatsız
Resim
O kadar çok,o kadar çok aradım ki seni, yeryüzü boydan boya sana benzedi. Okadar çok,o kadar çok istedim ki seni, adını verdim tüm eşyalarıma. Var mısın sen? Yoksa ben mi uydurdum seni?
Resim
                                                  İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi o

bunu çok sevdim...

Resim
Resim
...Kadere olabildiğince karşıdan bakıyorum.Kadınlar ve  erkeklerin aralarındaki anlaşmazlığı sürdürmelerinden başka  yapacakları bir şey yok..

her gününüz bayram olsun...

Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte bir şey bayram... Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır. * * * Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “Çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek... Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. * * * Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır. Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle... Vuslat da bayramdır öte yandan... Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynun
Resim
Birisini unutmak zorundaysanız, bunu sindire sindire yapın, çünkü aklın zamansız öldürdükleri, yürekte amansız dirilir