Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bahar İlk Yüreğimize Gelsin..

Bahar ayının sonlarındayız.Yaza  bu yıl daha hızlı geçtik sanki.Bu baharda da doğa yeşile boyanmış gelin elbisesini yine heyecanla,çoşkuyla sırtına geçirdi.Sadece yeşil mi? Tabiki hayır,beyaz,sarı ve daha nice renk bize bahşedildi.Yeşil yollara yolculuk yapmak,hayrat bir çeşmede mola verip yüzünü  buz gibi soğuk suyla bol bol yüzümüzü yıkamak  ibadetten başka bir şey olamaz.Hele usul usul esen rüzgar,şarkı söyleyen kuşlar...Bahar ayındayız.Bir kış boyunca AVM'lere kapandık,artık doğayla sevişme zamanı.Ruhumuzun yeşile,sarıya,maviye,kırmızıya boyanma vakti.Bizim elimizi gökyüzüne açıp şükretme vaktimiz...Tam bunları düşünürken Haşmet Babaoğlu'nun gazetesindeki ''Not Defteri'' bölümünde sizinle paylaşacağım yazıyla karşılaştım: ''İncir yoldan çıkarıdır.vakit sabahsa,rüzgar durmuş da nem toprağın üstünde bir yaz örtüsü gibi serilmişse,incir ağacının ağır ağır saldığı koku uzakları  aşar; yer gök günahın nefesiyle tere bulanır;taze meyvelerden damlayan süt

İnsan...

Bugün daha önce okuduğum kitapları karıştırırken modern insanın neden mutsuz olduğunun cevabını galiba buldum.İşte cevabı: ''Sanırınm insan gençken çok uzun,renkli ve istediği gibi olacağına inandığı  bu yaşam yolculuğunda arzularını sürekli ertelemenin  haklı kibriyle başına gelenleri biraz küçümsüyor.  Ama kaçınılmaz olarak ''Nasıl olsa daha vaktim var'' diyerek sürdürdüğü  hayatın sonunda ''kendi dışında ,herkesin umutlanmak için öyle ya da böyle, az ya da çok bir nedeni olduğunu' sanıyor bazen.O vakit ,omuzları çöküyor ve haliyle biraz yoruluyor...'' *Bu Kelimeler ve Kader adlı kitaptan alınmıştır.

Yürüdü Sana Doğru Hızlı Adımlarla...

Genç adam oturdu yalnızlığına.Denizden gelen mavi rüzgar tenini okşadı.Adam aklındaki her şeyi koydu yanı başına.Düşlerini,hayallerini,bir de yalnızlığını..Biraz ileri de ikisi kadın üç kişi derin bir yaz sohbeti yapıyordu.Daha doğrusu yaza dair planlar neşe içinde havada uçusuyordu.Cesara Pavese'nin bir sözünü hatırlama sırasıydı şimdi:'' Yaşanacak bir hayat var, binilecek bisikletler, yürünecek yollar var; tadına varılacak gün batımları var.''Gülümsedi genç adam.Seni düşündü.Yanıbaşına koyduğu düşlerini,hayallerini aldı oradan,yalnızlığı bıraktı sadece.İnsanoğlu'unun doyumsuzluğunu düşündü,niçin sükredemediğine dair bir sürü önermede bulundu kendince.Yürümek ona her zaman iyi geliyordu,sanki ruhu açılıyordu yürürken.İnsan mutlu  ve huzurlu iken ne kadar üretken olabiliyordu,mutsuzken de bir kadar üretkenlikten uzaktı.İnsan önüne çıkan çakılları neden bertaraf etmekte bu kadar zorlanıyordu acaba?Ufak şeyleri dert etmek insana daha mı kolay geliyordu,temizlemek

Mutluluğa dâir

Kralın birisi bilge adamlarını toplamış, onları mutluluğun reçetesini hazırlamakla görevlendirmiş.. bu bilgeler, oturup müzakere ve münakaşa ederek mutluluk reçetesini 7 maddede toplamışlar : 1-En büyük zenginlik sağlıktır. beden ve ruh sağlığı yerinde olmayan kişi verimli çalışamaz.. ve mutlu olamaz. 2-Akıllı insan, kimseye muhtaç olmadan kendi geçimini sağlayan kişidir. yani mutluluk çalışarak temin edilen refahtan geçiyor… 3-Akıllı insan, kazancının bir kısmını biriktirir ve yatırıma dönüştürür… 4-Zamanı boşa harcamayan yani, hedeflerini tesbit edici plan yaparak bu planlara göre yaşayan insan, ancak başarıya ve mutluluğa ulaşır… 5-Kendisine zarar verecek sigara, kumar, içki… gibi alışkanlıklardan uzak duran kişi ancak mes'ud olabilir… 6-mutlu olan kişi, bu dünyada, ölümlü yani fânî olduğunun bilincindedir.. yaradanla hergün temasa geçerek ruhunu ve kalbini nurlandırır. yaradanla irtibata geçmek belki de saâdetin temelini teşkil eder… 7-Mutluluğun başka bir anaht

Haydi söyle,hiç kendi gönlünü tavaf ettin mi ey talip!

Resim
 Bugünlerde ''Sinema ve Felsefe'' kitabını okuyorum.Bu kitabı hepinize gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.Bu kitaptan aşağıdaki bölümü sizinle paylaşmak istedim.  ''Beyazid-i Bestami hazretleri yolda bir grup insanla karşılaşmış.Onlara ''Nereden geliyorsunuz?'' diye sorunca ,Mekke'den döndüklerini ve orada hac ibadetini ifa ettiklerini söylemişler.Bistami de ''Boşuna zahmet etmişsiniz''demiş.   Beytullah'ın aslı orada değil burada.Keşke biraz da insanı tavaf etseydiniz.''   Dikkat edilirse ,dervişler, zikrederlerken hep sağdan sola dönerler,kalp istikametine.Kalbe doğru.Aksi istikamete yönelmezler.,sırf kalpten uzaklaşmamak için .Kalpten,yani insandan.    Unutma o halde  ey talip,seni senden,hakikatinden uzaklaştıran her ne ise sen de ondan uzaklaş!Aynada görmen gereken kendi zatın,iskeletin değil.    Haydi söyle,hiç kendi gönlünü tavaf ettin mi ey talip!  

İyiki Varsın...

Bugünlerde hastayım,genelde evdeyim.Okumaya çokça fırsatım oluyor.Okuyup beğendiğim yazılara göz attım.Bir yazı çok ilgimi çekti,galiba hepimizin buna ihtiyacı var.Yazının sahibi Haşmet Babaoğlu.Buyurun yazıyı okuyalım: " İ nsan bazen ne aşk istiyor, ne meşk " dedi; "tabii günümüz kültüründe ne anlama geliyorsa artık bunlar!" Genç kızlık çağından beri tanıyorum onu. Şimdi otuzlu yaşlarının sonlarında, bir çocuk annesi, güzel ve zeki bir kadın. Eski tanıdıklardan, filmlerden, kitaplardan söz ederken nasıl birden konunun buraya geldiğini anlamamıştım ama " peki ne istiyor insan? " diye soruverdim. "Ayıp değil ya, insan aslında  beğenilmek  istiyor." Durup kahvesinden bir yudum aldı. "Gün geliyor, şöyle bir bakıyorsun.  Sevdiğin kişi seni bir kez bile içtenlikle övmemiş, gerçekten beğenmemiş, kişisel özelliklerini umursamamışsa...  İstediği kadar seni sevdiğini söylesin, anlamı kalmıyor. İçin soğumaya başlıyor." Baktım, gözleri buğulanmı

Rüya Daime Görenler İçin İlginçtir..

İnsanın duası bile kendne benzer. Rüylar da öyle. Hele rüyalarını anlatanı tanıyorsanız anlatılanla anlatanın nasıl bütünleştiğini fark edersiniz.                                                                                                                     Edip Cansever Rüya ya da düş.Peki ikisi de aynı şey mi?Kanımca değil.Acaba TDK sözlüğünde ne yazıyor?Düş daha kapsayıcı gibi geliyor bana.Düş kurabilmek için illaki uyumamız gerekmiyor.Mesela İİbrahim Tenekeci'nin şu dizeler bir düş olabilir mi:''İçimden dedim gömülü ırmağın yalnızlığıdır bu/Beraber yürüyelim olur mu?Kadınlar ve erkekler,kurdukları düşler ne kadar benzer birbirine,s evgili olmak,aşık olmak aynı düşün bir yansıması mıdır? Düş kurmak galiba sıradan olmayan insanların işi.Bir bakıma senin işin.Hadi düşlerinden bahset bana.Hikayen var senin,düş en çok da hikayesi olana yakışır,yani sana yakışır.Düş kurabilen insan pek az galiba.Düşlemek biraz da soyut,insanlar daha somut şeyler peşinde,düş kurmaya

Yaşam Aslında Basit Olduğu için Güzeldir...

Dün  arkadaşla deniz kenarında uzun sayılabilecek bir yürüyüş yaptık.Konuştuk,dertleştik.İnsanın acizdir bazı durumlarda.Sahip olduğu bir şeyin değerini ancak kaybettiği  zaman anlar.Gözümü ele alalım.Aslında ne büyük bir bir nimettir;ama gözlerimiz hep sağlıklı olduğu için bu bize sıradan bir durummuş gibi gelir.Bunu görme yetisini kaybeden birisine sorduğumuz zaman neler diyeceği az çok tahmin edebiliyoruz.Nefes alabiliyoruz,yürüyoruz,sohbet edebiliyoruz.Daha ne olsun,neden hep bir telaş içindeyiz,neden mutsuzuz? Hayatı basit yaşamaktan kaçtığımız için oluyor bütün bunlar.Uzun bir konu.Asıl sizinle bugün Robin Sharma'nın bir yazsını paylaşmak için yazdım bunları.İşte yazı Eğer korkularınızın bulunduğu yöne doğru ilerleyip büyümeyi seçerseniz, kişisel özgürlüğünüzü ve bireysel büyüklüğünüzü daha yüksek seviyelere taşırsınız... Yaşamın nasıl bir şey olduğunu keşfedersiniz... Dünyayı yöneten doğa yasalarını ve evrensel gerçekleri keşfedersiniz... Bunu bir kere öğrend

Tanrım! Beni Yavaşlat...

Simdi.Tuz kokusu.Deniz.Hava ilk defa bahar dedi. İlkbaharı da severim,sonbaharı da.Biri iç dünyamın temsilcisi diğeri dış dünyamın.Bahar galiba senin adın.Bahar ikimizin de özlemi.Korkmuyorsun artık yağmurlardan,gökyüzünü kaplayan o simsiyah bulutlardan.Artık daha çok cesaretlisin,daha umutlusun yarınlardan.Elinden tutmak gerektiğini biliyorsun artık umudun,ortak görülen rüyaların.Çiçekler açtı,renklendi gönülde kokun.Bahar geldi.Bu baharların ilki.Güzel günlerin ilki.Uyumadan görülen rüyaların başlangıcı.Haydi hep beraber bir bahar duası edelim.Bu tüm insanlığın duası olsun: Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde, bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belliğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret. Bir çiçeğe bakmak için yavaş