Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Uyum cennetten çıkamadı. Orada kaldı!.. O yüzden ister iki insan arasında, isterse kalabalıklar içinde olsun, uyum arayışı hep umutsuz, umarsız bir çaba olarak kalır. Bu acının merhemi müzik tir. Uyumun matematik kesinlikle taklit edildiği tek alan müziktir çünkü!

tuhaf meyve-siyah ağıt-

Resim
Sene 1930. Yer Indiana. Amerika’da ırkçılığın ve nefret söyleminin ayyuka çıktığı dönemler. İki siyah genç, sırf derilerinin renginden ötürü, durup dururken yol ortasında bir grup beyaz erkek tarafından kovalanırlar. “Siyahları istemiyoruz” diye bağırır arkadaki güruh: “Defolun topraklarımızdan.” İki siyah delikanlı panik içinde koşmaya başlar, ama kovalayanlar onlardan daha hızlı çıkar. Onlarca insan savunmasız ve silahsız iki kişiye tekme tokat girişir, çullanırlar. Gençleri ölesiye döver, ardından linç eder, sonra da cansız bedenlerini bir ağacın dallarından sallandırırlar. Bölgedeki öteki siyahlara da ibret olsun diye. İki delikanlının bedeni ağacın dallarında sallanır, karayelde titreşen yapraklar gibi. Olay yerine gelen muhabirler fotoğraf çeker, gazetelerine yazı geçerler. Polis faillerin peşine düşer ya da düşer gibi yapar. Birkaç kişi mimlenir, gerisi geçiştirilir. Derken unutulur hadise. Daha doğrusu, her zaman olduğu gibi, canı yanan, yüreği dağ

başkaya acele iki bilet

Resim
Kaç dil biliyorsun Benle o kadar konuş Gerisini hayat halleder Her kelimen bir zahmet başka coğrafyadan olsun Sen başka coğrafyadan o Etin kokun başka başka dil Yahu benim dediğim o değil Sen üzgün gezegen ol diyorum Bacakların güzel olsun Yüzün gözün önemli değil Öpüşmesen de olur Beni zaten herkes öpüyor Sevişmesen de olur Beni zaten herkes seviyor Kaç dil biliyorsun Benle o kadar konuş Gerisini tanrı halleder Yok öleceksen söyle başka sevgili bulayım eşten dosttan Yani aslında ölmesen de olur Zaten herkes bugünlerde başka ölüyor Herkesin de ölmesi de değil mesele Sen tüm aşka egemen ol diyorum Sonra sarılır sarılır uyuruz Aman ne romantik ama ne Bırak fincan kırılsın Tabaktaki fal ikimize de yeter Bu gece kar yağacakmış Biraz üşürsem yalnızlığımız geçer Hatırla dizlerine yatıp sana sorduğum sorulardan ilki: Yıldız ibikli kaç tavuk çalabilir kalbin kümesinden bir tilki Başka soruları düşünme Bu aralar nedense herkes başka fikirde Gülün, karanfilin derdi yoksa o renk cümbüşleri ne

çok hoş...

Yanıt bulamadığınız zaman doğaya dönün… Yandaki bahçeye, arkadaki koruluğa, dere kenarına, ormana, şu yamaca… Bakın... Orada yanıtlar var… * Kar; birleşmenin gücünü öğretir bize... Bir tek tanesi, minik bir kelebek gibi avucunuza konduğunda… Narin, yok olmaya hazır, cılız, zayıf ve güçsüz… Ama bir araya geldiklerinde, tüm yolları, bulvarları, köprüleri kapatabiliyor işte kar taneleri… * Kumrudan aşkı öğrenin… O uzun şarkıları olmasaydı, yarım olacaktı kumruların aşkları… Şu serçeler… Koca cüsseli canlılar ayazlarda donarken, şarkılarını bir arada söyleyebilmek için mi sağ çıkıyorlar sabahlara?.. * İnsanın erişemediği yalçın kayalıklardan çıkmış, tek başına o incir ağacına baktığım zaman aklıma gelmişti… Onu oraya belli ki bir kuş, çekirdeği kursağında taşıyarak ekti… Kuşun da, kuşun kakasının da bir hikmeti var demek ki… * Mahallenin kırma köpeği dürüstlüğü öğretir size… Sevdiği halde dişini gösterip havlayan… Ya da sevmediği halde kuyruk sallayan köpek hiç kimse gör

Hepinize güzel bir pazar diliyorum...

Resim

Güvenli kıyıları terketmek...

Resim
Çoğu insan hayatının en güzel yıllarını, bildiği yerlerde geçirir... Yabancı, bilmediği yerlere gitmeyi göze alma cesaretini göstermez... Kalabalıktan ayrılmaktan korkar... Uyumlu olmak isterler ve dikkat çekmekten özenle uzak dururlar... Tıpkı diğer insanlar gibi giyinir, diğerleri gibi düşünür ve öyle hissetmeseler bile diğerleri gibi davranırlar... Kalplerinin sesini dinlemek ve yeni şeyler denemek konusunda gönülsüzdürler... Güvenli kıyılardan ayrılmayı reddederler... Herkes ne yapıyorsa onu yaparlar... Bu yüzden de bir zamanlar parlayan ruhları kararmaya başlar... Başarı kendinize karşı dürüst olmanız ve şartları sizin belirlediğiniz bir hayatı yaşamanızda yatar...
Resim
Hakikat iki kişiye muhtaçtır. Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan!

Özellikle klibini çok ama çok beğendim

Resim

Çok güzel...

Resim
Mutluluklarımızı hatırlamakta zorlanırız. O yüzden de çoğu zaman uydurur ve abartırız. Ama ya mutsuzluklarımız?.. Bir Arap atasözünün dediği gibi; "insanın hafızası mutsuzluklarıyla aynı yaştadır."                                                              *** Aşkın sorunlarından konuşulup duruyor. Büyük hata! Bir tür körlük! Çünkü evliliklerin, flörtlerin, beraberliklerin sorunları vardır. Aşkın sorunları değil, yaraları olur.                                                        *** Sevmek, ana dilini bırakıp yabancı bir dil konuşmaya benzer; sevgilinin "dil"ini...                                                      *** Siz de rastlamışsınızdır: Tek başlarına çok güçlü karaktere sahip bir kadın ve erkek birbirlerini severler ve ortaya bir felaket çıkar: Zayıf karakterli bir ilişki!.. Çünkü asıl belirleyici olan kişilerin değil, ilişkilerin karakteridir.                                                     *** Sevgi nedir bugün? Biz hayata tutu
Resim
Tahmin edebileceğinizden çok daha fazla insan, yaşamını geçmişe dönük olarak yaşamaya çalışır... Mutluluğun ulaşılacak bir şey değil, kendi yarattığımız bir durum olduğu bilgeliğini edinmek yerine, günlerini kendilerini mutlu edecek şeyleri elde etmeye çalışarak geçirirler... Oysa mutluluk ve varolduğumuzu hissetmemiz, ancak; başkalarının yaşamına farklılık yaratmak için ruhumuzu adadığımızda gerçekleşir.... En yüce insani yeteneklerinizle, kendinizden daha büyük bir şey için yaşamak ve ruhunuzun özüyle başkalarının yaşamında farklılık yaratmaya odaklanmak... Yaşamınız tüm karmaşalardan sıyrıldığında, gerçek anlamı da belirgin hale gelir... Hayatın amacı, bir amacı yaşamaktır...

Dokunup geçemezsin!

Resim
En müşfik dokunuşların bile küstah bir yanı vardır. Çünkü dokunduğun yerde gül biter. Diken iyle birlikte... *** İncir Reçeli 'nde ne diyordu adam? "Sana dokunmak bütün kelimeleri yakmak gibi..." Evet! Bazen öyledir. Dokunursun ve dil yalan olur! *** Dokunmak yaralamaktır. Kısacık bir an için, varla yok arası bir temas bile yara açar. Çoğu zaman ten bu yara kapansın diye bir kez daha dokunulmayı bekler. Sızlanarak, sızlayarak... *** Göz sadece bakmaz. Dokunur da.

Öyle Bir Geçer zamanki

Resim

Son İnsan′dan bir parça...

Resim
  Şimdi bizim dışımızda kim var?” – “Kimse.” – “Kim uzak, kim yakın” –“Burada biz ve orada biz.” –“En yaşlı ve en genç kim peki?” –“Biz.” –“Kim yüceltilmeli, kim bize doğru geliyor, kim bekliyor bizi?” – “Biz.” –“Ya bu güneş, nerden alıyor ışığını?” –“Yalnızca bizden.” –“Ya gökyüzü nedir?” –“Bizdeki yalnızlık.” –“Sevilmesi gereken kim peki?” “Ben.”

İstemenin intikamı...

Resim
    '' Aradığın şey ,onu aramaktan vazgeçtiğin an gelir seni bulur.'' der Nicholas Cristopher.Hayatın büyülü gerçeklerine dair bir tesbit bence.    İstemenin intikamı...    Artık istemediğinde bulmanın anlamsızlığı da.Çok isteyip ,isteiğine ulaştığıda hayal kırklığı  veya acı da...Hepsi de bu intikama dahil.    Aradığımızı bulmak için çıkıyoruz yola...Bulduğumuz aradığımızdan çok başka oluyor
Bir aşk ilişkisinin içinde her zaman eşitliksizlikler barındır. Öyle olmasa bile ilişkinin taraflarının öyle hissetmesine neden olan birçok küçük ayrıntı yaşanabilir çünkü.Her zaman bir kişi diğerine daha fazla değer verir,onu daha çok önemser.Bu durumu kaçan kovalır sözüyle kolayca açıklayabilir miyiz bunu da bilmiyorum Her âşık, kendisinin daha çok sevdiğini ama aynı derecede sevilmediğini düşünür. Bu da insan doğasının tuhaf yönlerinden biri! bu tuhaf yönümüzle yaşamayı normal sayarız. Oturup konuşmak ile çözülebilecek bir durum da değildir, kimse daha az sevildiğini ya da sevdiğini açık yüreklilikle itiraf edebilecek cesarete de sahip değildir çünkü.İlişkide daha çok sevdiği hisseden aşık aşk acısı yaşamaktan korktuğu için hep ilişkide diken üstündedir.Kafka'nın dediği gibi: ''Rahatını kaçıran ne? Kalbinin kararını nedir bozup dağıtan? Kapının tokmağına el süren kim? Kim sokaktan sana seslenip de açık kapıdan girip yanına gelmeyen?'' İlişkide daha çok sev

Güneşe yolculuk-4

Yalanlar,yalanlar, umutların ardında saklanan yalanlardan usanmıştı uzun  saçları dizlerine kadar dökülen kadın.Acılarını,yaşadıklarını düşündü,ruhundaki acılar daha çok acıtıyordu onu,dillendiremediği acılardı onlar.Çantasından buruşmuş bir kağıt  parçası çıkardı,elindeki sallanıp duran kalemle şunları yazdı: ''Başımıza gelen her kötü şey ,her acı aslında bizim Tanrı'mızdır.'' Bu sözün sahibini hatırlamaya çalıştı ama bir türlü çıkaramadı.Buruşmuş kağıdı elinde iyice top haline getirdi,atabildiği kadar uzağa attı.Durup dururken neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedi,yalnız kaldığı zaman böyle kendini de hayrete düşürecek şeyler yapardı,bu da bunlardan biriydi.Bir yerlerde okumuşu:Derin bir soluk alacaksın... Her şeyi kaybetsen bile hayallerini kaybetmeyeceksin...” Şükür ki hayallerini kaybetmemişti,hayalleri vardı uzun cümlelerle anlatılacak,hayaleri vardı güneş doğdunda gerçekmesini umduğu.Baş parmağıyla işaret parmağı arasındaki yeşiL kaleme baktı,Geçmişi

PABLO ALBORÁN

Resim
Resim
 ''…Temmuz 23'ün yanına yalnız iki kelime yazmıştı: "Onu seviyorum… Yalan! beni sevseydin o günün 23 temmuz olduğunu bilmezdin."

Kimse Bilmez...

Resim

Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun ...

Resim
  “ İzin ver çocuklar gibi çaresiz olsunlar, çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç, hiçbir şey. insan doğduğunda güçsüz ve uysaldır, öldüğünde ise, katı ve duyarsızdır. bir ağaç büyürken hassas ve esnektir, ama kuruduğunda ve sertleştiğinde ölür. sertlik ve güç, ölümün refakatçisidirler. uysallık ve güçsüzlük, varlığın canlılığının dışa vurumlarıdır. çünkü katılaşan hiç bir zaman kazanamaz”
Resim
    Aslında size kitabı uzun uzun tanıtacaktım ama bundan  vazgeçtim.Siz en iyisi alın okuyun bu kitabı çok beğeneceksiniz.Kitabı uzun uzun tanıtmak yerine size güzel bir şarkı armağan edeyim:
Resim
Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma. Bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma. Görmen gerekiyorsa birini git yanına. Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini. Hayat çok zalim. An gelir; Elini, Gözünü, Yolunu, Yüreğini alır senden. O zaman istesen de; Dokunamaz, Göremez, Gidemez, Söyleyemez olursun!
Resim
İyi insan, gülüşünü sevdiğiniz kişidir...

Güneşe yolculuk 2

  Güneş açacaktı elbet hem de olağanca cömertliğiyle.Birden nerden geldiği belli olmayan bir huzur doldu ruhuna ve bedene.Herkes ve her şey daha duru ve daha güzel göründü gözüne.Hemen iki adım ilerisinde sonbaharıın sarı ışığının tadını çıkaran kedinin siyah beyaz tüylerini okşamaya başladı.''Öldürmeyen acı insanı olgunlaştırır sözünü hatırladı bir an ama kim söylediğini hatırlayamadı kadın.Garson ona mı gülümsüyordu yoksa ona mı öyle gelmişti tam kestiremedi,zaten pek bir önemi de yoktu.Bir çay daha söyledi,bu çay daha sıcak ve daha güzeldi,hani derler ya ''tavşan kanı'' misali.Telefonunu çıkardı en yakın arkadaşını aramayı düşündü ama canı istemedi ne hikmetse.Telefonunu tamamen kapattı,böylece bir süre kendine zaman ayırmış olacaktı.Kendine zaman ayırmayalı ne kadar da uzun zaman olmuştu,hep başkası için yaşamış,başkasının düşüncesini önemsemişti.Artık bu yepyeni yılda değiştirmeliyi bazı şeyler.Kendi bedenine özellikle ruhuna daha çok zaman ayırmalı,kendi r

“Yarın yeni ,başka güzel bir ülke olsun...

“İnsanın, akan zaman kendisine hiç uğramıyormuş gibi hissetmesi ne garip. Her şey zeval buluyor, ama ruhlarımız çocuk kalıyor. Sanki hiç yaşlanmıyoruz. Psikolojik zaman saat zamanından çok daha yavaş ilerliyor. Bir yıl daha bitiyor ve gönül istiyor ki yarın başka bir ülke olsun. Yarın, başka bir ülke olsun. Şehrin büyük parkları, büyük meydanları olsun ve oralara taşıtlar giremesin. İnsanlar ruhlarını tabiatla dinlendirebilsin. Ruhun krizini daha da tırmandıran alışveriş merkezlerinde zaman öldürmesin. Bir belediye başkanı da çıksın mesela, yeni yollar, taşıt eksenli projelerle övünmesin de, insanı merkez alan yeşil projeleriyle bizi şaşırtsın.”   Öteki, tehdit değil yoldaştır “Yarın, yeni bir ülke olsun. Çocuklarımıza umut ve merhamet miras bırakabilelim. Onlara imkânları gerçek kılabileceklerinin bilgisini aktarabilelim. Sokaklarda kesif bir nihilizmin yaydığı ümitsizlik kol gezmesin. Yapabiliriz diyen, bir rüya görüyoruz diyen gençler olsun önümüzde. Yarın başka ve y
Resim
Her şeye bir ömür biçiyorlar. "Aşkın ömrü" diyorlar. Aşkın ömrü bir an sevgilim. Aşkın ömrü yok. Senin de, benim de yok. Şimdi'yi bırakıp geleceğe uzattıkça ellerini şimdi'nin upuzun, geniş ve derin sonsuzluğunu kesip biçiyorlar. Hiç ölmemek istiyorlar. Senin yüzün yaşlanmasın istiyorlar. Daha şimdiden ne kadar güzelsin oysa. Gözlerin açıkken bile güzelsin. Sen korkuyorsun. Korkunun kaynağı korkuyor olman oysa. Bensizliğin hesabı seni bensiz bırakıyor

mutlu yıllar...

Resim
Yeni bir yıl ve yeni umutlar.Hepinize yeni yılda sağlık,huzur,mutluluk hep sizinle olsun.Sizin için hayırlı olan tüm istekleriniz umarım geçekleşir. no