aşk dokun(a)mamaktır...

Cafede arkadaşımla sohbet ederken uzun siyah saçlı, siyah gözlü,alımlı bir kadın ile sevgilisi olduğu belli olan-kıza herhangi bir sevgi gösterisinde bulunmuyordu-bir bey hemen yanımızdaki masaya ilişti.Dün gece seviştiklerine dair bir izlenim uyandı bende.-biliyorum şimdi içinizden sana ne,ya da nereden anladın gibi sözler söylüyorsunuz-sadece tahmin,ama yüzdesi  hayli yüksek bir tahmin…Her neyse  onların sevişmelerini bir kenara bırakıp  asıl konumuza dönelim.Çiftin davranışlarını elimde olmadan gözlemeye başladım -yaptığım doğru muydu,bilmiyorum-birbirlerine davranış biçimleri çok soğuk görünüyordu bu taraftan ,özellikle erkek tarafı bir hayli hoyrat davranıyordu.Kadının  da halinden memnun olmadığı her hareketinden belli oluyordu.Kısacası çift mutsuz birliktelik tablosu çiziyordu.
  Bir yandan arkadaşımla yarım yamalak sohbetimize devam ederken bir yandan bu çiftin psikolojik hali üzerine kafa yormaya başladım-neden bu çifte taktım, belki kızı çok güzel buldum(Allah sahibine bağışlasın kötü bir niyetim yok)-Her zaman aynı şeyi düşünürüm:
     Aşk’dokun(a)mamaktır.’ Dokunduğumuz zaman tılsım sanki bozulur,ilişki bambaşka bir boyuta doğru hızlı bir geçiş yapar..Peki,dokunmayalım mı? Öyle bir şey demiyorum, dokunalım, bir insanın sevdiğine dokunmasından daha mükemmel ne olabilir? Saçlarında uykuya dalmasından daha duru,daha saf bir şey olabilir mi? Aşk’dokun(a)mamak derken  gerçek ‘aşk’tan bahsediyorum.Daha doğrusu  aşkımızda Leyla ile Mecnun’u, Ferhat ile Şirin’i aramaya kalkarsak nafile iyi bir niyetten öteye gidemeyiz demek istiyorum.Ahmet Ümit bir röportajında şöyle bir şey söylemişti: Acı yoksa aşkta yoktur .Cümlesini şöyle açıyordu:’’Birine aşık olduğunu nasıl ispat edesin? Elmas, zümrüt, para, pul hiçbir şey kanıtlayamaz.Benliğini,ruhunu,canını,kişiliğini koyman lazım ortaya.Yani köpekleşmen lazım.’’ Aslında şunu demek istiyorum:Aşkı tüm çıplaklığıyla tadmak istiyorsak sevgiliye ulaşmanın çok zor veya imkansız olması gerekir.Özlemek lazım gelir sevgilliyi veya aşkı.
  Çift birer portakal suyu içtikten sonra, birbiriyle ilgilenmeden bir süre  daha oturdular ve yanımızdan sessizce ayrıldılar. Arkadaşım düşüncelerimden habersiz Fenerbahçe’nin başına gelenleri büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla anlatırken ben de biraz önceki çifte bundan sonraki yaşamlarında mutluluklar diledim tüm kalbimle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde