İlan...

Masamdaki kâğıtların arasından uçup yere düştü...

Kaldırıp baktım; geçen günlerde Cumhuriyet’in iç sayfalarında görüp özenle kestiğim küçük bir ölüm yıldönümü ilanıydı...

Üst tarafında çok eski yıllarda çekildiği belli güzel bir kadının fotoğrafı vardı... Siyah zemin üzerine beyaz harflerle yazılmıştı:

“Şükriyem!..

Eşim benim,

Sabır taşım,

Can yoldaşım...

Neredesin şimdi?..

Hani neredesin?..

Nerede?..”

Altında (izin alamadığım için yazamadığım) bir erkek ismi...

Doğum tarihini koymuştu özlediği kadınının; 1933...

Ama ölüm tarihini koymamıştı, belli ki gidişini kabul etmediği için...

*

Bir sevgili...

Birisi erken bırakıp gitmişti...

Bir an; görmediğim, bilmediğim, daha geçen güne kadar varlıklarının farkında bile olmadığım iki sevgilinin yaşamı geçti gözümün önünden...

Belki el ele tutuşup iki yanında begonviller olan bir yoldan yürüdüler...

Sıcak avuçlar kim bilir nasıl bir sevgiyi fısıldadı yolda, bir çay bahçesinde, bir otobüs yolculuğunda?..

Kim bilir kaç kez birbirlerine anlattılar tekrar tekrar, unutmak istemedikleri anılarını?..

Her zamanki gibi hüzünlendiler, güldüler...

Sarıldılar...

Koklaştılar...

Seviştiler...

*

Kimi zaman bir fatura, kimi zaman evin badanası, kimi zaman çocukların cep harçlığı, kimi zaman günün huysuzluğu, kimi zaman bir yakının acısı...

Kimi zaman geceleri gelen bir sancı...

Birçok dertleri olsa bile, yıllar sonra bir küçük ilanla atılan özlem çığlığından belli ki o büyük bir sevgiydi...

Demek ki birisi öbürünü bırakıp daha erken gitti...

Ve yıllar sonra, yalnız bir adam, bir masanın başında, titreyen elleri ile işte o yukarıdaki ilanı oturup yazdı...

Muhtemelen sabaha karşı...

*

Yazılmış ya da yazılmamış küçük ilanlar dolanır başımızın üzerinde, yüreklerimizde siyah zemin üzerine beyaz yazılı...

Sadece sayfasını bekliyordur zamanın...

Yeter ki yürünmüş begonvilli yollar olsun...

Sarılın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde