Senaryoyu yazan kadındır...

üm kadınlar oyuncudur...

Bazı kadınlar usta düzeyde oyuncudur...

Oyun kadının yaratılışında vardır...

Kadın erkek ilişkilerinde oynamak kadın doğasında vardır...

Kadın doğası erkek karşısında fiziksel güçsüzlükten beslenir...

Kadın fiziksel güçsüzlüğünü, zeka oyunlarındaki gücüyle dengeler...

Kadın erkekle oynar!..

İsterse de oynar, istemese de oynar...

Erkek kadının oynadığını bilmez...

Kendisinin yazdığı senaryonun oynandığını sanır...

Oysa senaryoyu yazan kadındır...

Oyunun yönetmeni kadındır...

Oyunun senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu kadındır...

Dolayısıyla oyunu sahneye kadın koyar...

***


Bütün kadınlar oyuncudur...

Fakat bazı kadınlar daha fazla oyuncudur...

Müthiş feykler atarak, istemi sürekli canlı tutarak, her an başına birşey gelecekmiş hissi uyandırarak, erkek ritmini hep bozarak oynayan kadınlar, erkek arzularının merkezi olurlar...

Ulaşılmayana ulaşmak değil, sırf ulaşılmadığı için ulaşmaya çalışmak marazi bir durumdur...

Birçok erkek bunu farketmez...

Gerçekte ulaşılmak istenenin kendisi olduğunu bilmez...

Avcı değil, av olduğunu farketmez...

Ulaşılmaya ulaşmak isterken, kendisinin her tarafına ulaşıldığını anlamaz...

Gizeminin kalmadığından haberdar olmaz...

Tongaya düştüğünün farkına varmaz...

Avcının av haline geldiğini bilmez...

Bütün kadınlar oyuncudur...

Fakat bazı kadınlar daha fazla oyuncudur...

Bunu bilmeyen erkek debelenir durur...

***


Çevremdeki ne müthiş erkekler, ne müthiş kadın oyunlarına maruz kaldılar...

Müthiş erkekler, müthiş kadınlar karşısında çaresiz kaldılar...

İki “müthiş”in savaşından kadının oyunculuğu galip çıktı...

Fizik ters işledi...

Fizikte güçlü olan erkek, kimyasını kaybetti...

Fizikte kazanamayan kadın, erkek kimyasını yerle bir etti...

Genelde insanı, özelde erkeği etkilemenin ilk yolu onun ritmini bozmaktır...

Bildiği şekilde davranmamaktır...

Hep bilmediğini yapmak, hep beklentilerini altüst etmektir...

İyi kadın oyuncular önce bunu yaparlar...

***


Aslında bir tür boğa güreşidir oynanan...

Güçlü boğa, hep ‘kırmızı’ya koşacak, hep kırmızı gördüğünde peşinden gidecektir...

Ne zaman ki sağlı sollu valslerle yorulacak, güçten düşecek, konsantrasyonunu yitirecek, o zaman da zaten kaybedecektir...

Gerçekte akıl oyunlarında müthiş kadınlar karşısında, müthiş erkekler çoğu zaman kaybedecektir...

Kaybetmemenin mevcut tek bir yolu vardır...

Erkek gitmesini biliyorsa kadın oyuncular karşısında, kolay kaybetmez...

Gittiği zaman kaybettikleri, gitmediği zaman kaybedeceklerinden hiçbir zaman daha fazla olmaz...

Bir erkek ancak gitmesini öğrendiği zaman, kendinden kolay gidilemeyecek bir erkek olduğunu öğrenecektir...

“Günaydın gittim ben” demeyi beceremeyen bir erkek, kendisinden gidilse de gidilmese de hep kaybeden taraf olacaktır...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde