haftanın notları...

 Bazı şeylerin farkında olmadan yaşamak insanı  daha mutlu ediyor galiba.İnsan daha az okuyunca fazla düşünmeyince daha mı rahat ediyor ? Duyarlılık göstermeninin sınırı nedir,hangi aşamasından sonra insana zarar vermeye başlar.Arkadaşım dert yanıyordu geçenlerde,''Çok duygusalım,sevdilerimin yerine de ben üzülüyorum,bu da beni çok mutsuz kılıyor,ne yapmalıyım?
Sustum,aynı sorundan ben de muzdariptim.Ve kendi söküğümü dikemeden değişmelisin kendin için dedim.

 ''Dua ederken bir çocuğun annesinden istediği gibi iste..'' (Ali Şeriati)...Dua istemektir,elini sonsuzluğa açmaktır.Dua yaşamın ta kendisidir,insanın sigortasından başka bir şey değildir.

Tünaydın kelimesi ne kadar itici geliyor  size de öyle mi,ne demek ''tünaydın'' zorlamam bir yapmacık.

Madem kelimelerden bahsediyoruz,''hakikat'' kelimesine ne denmeli.anlamı,söylenişi ne güzel öyle..''Hakikatlar içinde sendin bir mucize olan''

Yaz ayları malum sıcak insanı bezdiyor ama güneş batmak üzereyken ortaya çıkardığı renk cümbüşü tüm bu olumsuzlukları alıp götürüyor.Bir de insanın gövdesini denize bıraktığı o an,mucize değildir de nedir,tüm olumsuz denize karışıp gidiyor sanki...

Yaz mevsiminde gündüz ile gecenin yer değiştirdiği mevsim..Ay eşliğinde yapına sohbetler,atılan kahkalar,üstümüzde oynsaşan elbiseler daha neler neler...bir de unutmuşum yaz aşkları...

Bu hafta en çok MFÖ dinledim.Her şarkısı ayrı güzel,her şarkısı bambaşka bir yanmıza sesleniyor.MFÖ sen hep söyle,biz dinleriz..

Okuduğum kitaba ve yazara gelince:Kitabın adı:602.Gece,yazarı ise Murat Gülsoy...Tavsiye ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde