Bir de kaybetmekten korkuyorsun

Bu kaçıncı kaybetme korkun; her an kaybederken dünyayı. Kalbin ayrılıklarla doluyken. Hayatın kendisi baştan sona ayrılıkken. Hâlâ içinde bir ayrılık korkusu. Neden? İşte böyle nefsim. İşte böyle. Bir, iki, yirmi iki, yetmiş iki, Bu kaçıncı baharın? *** Sayılı günler nasıl da geçip gidiyor. Bu kaçıncı uyanışın saydam sabahlara. Bir mi bin mi on beş bin mi? Sayılı günler nasıl da uçup gidiyor. Bu kaçıncı öğle yemeğin. Kaçıncı kahven, çayın Bu kaçıncı soluk alıp verişin. Bu kaçıncı atışı kalbinin. Aort damarından kaçıncı kanın atılışı bedene. Bu kaçıncı sigaran. Bu kaçıncı yaşlılık leken derinde usul usul beliren. Kaçıncı kırışıklığın. Bu kaçıncı sevişin ve unutuşun. Bu kaçıncı gönül kırıklığın. Bugün hayatının kaçıncı günü. Kaç kışı, baharı geride bıraktın? Kaç kış kaldı geride? Bir de diyorsun ki, kaybetmekten korkuyorum. Bugün kaçıncı işe gelişin. Kaçıncı yorulman. Kaçıncı dinlenişin. Bu kaçıncı maçın halı sahada. Kaçıncı düşüşün, çelme yiyişin, gol atışın. *** Bugün bahar yağmuru suladı yeryüzünü. Biliyor musun, kaçıncısıydı bu ömrünün Kaç taş düştü hayat binandan, kaç taş kaldı eski püskü, kırık dökük Kaç saç telin ağardı kaçı döküldü. Tırnakların uzadı. Kaç kez kestin onları? *** Ömrüne bak. O söyler sana, en titiz hesabı koyar önüne. Daha ne kaybedeceksin? Kaç grip atlattın? Kaç gece uykusuz kaldın? Kaç gece kalkıp yalvardın? *** Dün yolda yürürken yaşları elli beş altmış arasında iki arkadaş konuşuyordu. Biri diğerine diyordu; ilkbahar, yaz, sonbahar, kış. Sıfırla yirmi arası ilkbahar. Yirmiyle kırk arası yaz. Sonbaharsa kırkla altmış. Sonrası kış. Gerisini duyamadım. Geçip gittim yanlarından. *** Bu kaçıncı geçip gidişin. Şairin dediği gibi: “Günler yıldız gibi gökte sayılır olduğunda.” Günler hışırtıyla geçip giderken, çekmedin mi hâlâ ellerini dünyanın üzerinden? Yaşadığın her gün, her saat, her dakika, her saniye bir kayıp. İçindeki hüzün bu kaybın matemi. Hâlâ diyorsun ya; ya şu olmazsa ya bu. Ya şu olursa ya bu. Bir mum gibi erirken. Bir ağaç gibi solarken. Bir günün bitişi gibi alacakaranlık çökerken gönlüne. *** Sonsuzun yanında başka sayıların hükmü nedir ki? Hangi kayıp ebedi kayıptan daha büyük? *** Kaçıncı taşınışın bir evden bir eve. Kaçıncı geçişin bir odadan diğerine. Bu kaçıncı toplanışın hısım akraba. Kaçıncı dert edişin geleceğini. Kaçıncı umudun. Umutsuzluğun. Kaçıncı sevilme beklentin. *** Toprağın altına girerken bedenler Kaçıncı cenaze namazın. Bu kaçıncı kinin. Öfken. Kızgınlığın. Hasedin. Kıskançlığın. Bu kaçıncı kaybetme korkun; her an kaybederken dünyayı. Kalbin ayrılıklarla doluyken. Hayatın kendisi baştan sona ayrılıkken. Hâlâ içinde bir ayrılık korkusu. Neden? İşte böyle nefsim. İşte böyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde