Gerçekten de gözler yalan söylemiyor...

Denizden esen rüzgar yüzümü yalarken ben bambaşka düşünceler peşindeydim.Karışıktı beynimde uçuşan düşünceler..Prag..Bugünlerde hayallerimin şehri,elimde zarif bir kadeh,içinde kırmızı  şarap...Kafka'nın şehri Prag...Ne diyordu Kafka:''İnsanın belli başlı iki günahı var,öbürleri bundan çıkar:sabırsızlık ve kayıtsızlık...''Sabırsız biri olduğumu biliyorum,birçok hatalarım da bu yüzden ,ama nedense düzeltme yoluna gitmiyorum.Prag,elimde kadeh yüzümü sana dönmüşüm,seni seyrediyorum caddelerinde gezinirken...Güneş turuncu elbisesini yavaş yavaş üzerine geçirirken  son sözü yine Kafka'ya bırakalım:''Kötü''nün  elindeki en etkili ayartıcı silahlardan biri,savaşa çağrıdır.Bu kadınlarla yapılan savaşa benzer, ki sonu yatakta biter''
                                                               ***
    Bugünlerde portre üzerine yoğunlaştım,daha doğrusu insanların en çok hatırlanan parçası olan yüzleri bazen dikkatlice bazen de çaktırmadan izliyorum.Aslında insanın her şeyi yüzüne o o kadar yansıyor ki,özellikle gözlere.Gözler yalan söylemez derler ya aynen öyle.Gerçekten de gözler yalan söylemiyor.
                                                             ***

Mutlu olmaktan bahsetmişken şu iki kavramın arasındaki farklardan da kısaca bahsedelim:Neşe ve mutluluk.Mutluluk neşenin  yanında güneşin yanında bir elektirik lambası gibidir.Mutluluğun hep bir nesnesi vardır,varlığı bir olaya bağlıdır.istediğimiz bir şey gerçekleşir,mutlu oluruz ama kısa sürelidir.Oysa neşenin bir sebebi yoktur,belirgin olmayan bir sebeble sarar seni,varlığı güneşe benzer,kendiğinden bütün vucüdunu sarar,geçici değildir,devamlıdır.
                                                              ***
 Malum herkes aşkla kafayı bozmuş.AşK..aşk...aşk...Aşk özlemdir bana göre...Yanındayken bile yokluğunu özlemektir onun.Bu böyle değilse biz aşık değil sevgiliyizdir. İhtiyaçlarımız için beraberiz..Onun için başka limanlara açılmamız bu kadar kolay ,çünkü orada bizi yeni,eskimemiş heyecanlar bekler.Tıpkı eskitemeden yeni ayakkkabıları almaya koştuğumuz gibi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde