Değişim...Büyülü sözcük...

Ben Ne Zaman Ben Olmaktan Çıkar?

Değişim, büyülü sözcük. Hayatımızı değiştiren olaylar, insanlar, durumlar gerçekte bizi ne kadar değiştirir? En temelden bakınca, bedenimizin değişimini düşününce soru daha da ilginç hale geliyor. Kemikler haricindeki dokuları oluşturan hücrelerin ömrü bedenimizin ömründen çok daha kısa. Yaklaşık on yılda bir hücreler ölüyor, yerlerini yenilerine bırakıyorlar. Yirmi yaşındaki halimizle otuz ya da kırk yaşındaki halimiz arasında dramatik bir fark var. Ünlü Theseus paradoksunu akla getiriyor bu değişim:
Atina’nın kurucu krallarından efsanevi kişilik Theseus’un Girit’ten eve döndüğü gemisi bir kaç yüz yıl boyunca limanda saygıyla korunur. Bu otuz kürekli gemi elbette zaman içinde eskir; ama bir yandan da onarımı ve bakımı yapılır. Eskiyen tahtalar yenileriyle değiştirilir. Aradan o kadar uzun zaman geçer ki geminin ilk halinde kullanılmış olan tüm parçalar değiştirilmiş olur. Şimdi soru şudur: Bu gemi halen Theseus’u Girit’ten getiren gemi midir? Yüzyıllardır bağlı olduğu limandan bir yere ayrılmamış olan bu geminin hiçbir parçası o yolculuğa katılmamıştır. Ama bir yandan da gemi bir bütün halinde orada durmaktadır. Eğer artık bu geminin Theseus’un gemisi olmadığını kabul edeceksek, dönüşümün başlangıcını nasıl belirleyeceğiz? Yüzde elli biri değiştiği zaman mı Theseus’un gemisi olmaktan çıkmıştır? Yüzde yetmiş? Seksen? Yoksa bazı temel parçalardan söz etmek mümkün müdür: geminin omurgası ya da kaptan köşkü gibi, onlar değiştiğinde mi gemi başka bir gemiye dönüşmüş olur? Yoksa hiç değişmediğini söylemek mümkün mü: Theseus’un gemisi bir düşüncedir, tek tek onu oluşturan malzemelerin toplamından ibaret değildir; bu cümleyi hiç zorlanmadan kurabilir miyiz? Kurarsak idealizmin yumuşak aleminde yolumuzu kaybeder miyiz?
Peki bu paradoksu kendimize uyguladığımız zaman nasıl bir sonuca varırız? Bedenimizin değiştiği çok açık, ama bir de sosyal yönden bakalım: Çevremizdeki insanların benliğimizin üzerinde belirleyici etkilere sahip olduğunu biliyoruz, bu insanların ne kadarı değiştiğinde biz biz olmaktan çıkar başka birine dönüşürüz? Theseus’un gemisini gemi olarak tutan o “gemi düşüncesi” gibi bir ilkeye göre mi seçiyoruz çevremizi de? Belki… Belki de o yüzden hep benzer hatalar yapıyoruz, kaderimizden kaçamıyoruz. Olabilir. Ama bir de bellek var; hem benliğimizin garantisi hem de en güvenilmez anlatıcı. İşler git gide ilginç bir hal alıyor: Her hatırlanışta değişen dinamik bir süreç bellek dediğimiz. Bu yüzden de unuttukça yok oluyoruz, yavaş yavaş soluyoruz, kendimiz olmaktan çıkıyoruz. En sonunda bir kaç tane çocukluk anısı kalıyor geride. Hüzünlü bir son. Yine de soru yanıtını bekliyor: Ben ne zaman ben olmaktan çıkar, başka birine dönüşür?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde