Saatleri Ayarlama Enstitüsü (2)

 Bir önceki yazıma devam ediyorum.‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’kitabındaki altını çizdiğim satırları hem siz yararlanın hem de ben tekrar okuyayım diye buraya not almak istiyorum.

“...İkinci değişiklik serveti hakkındaki düşüncelerinde oldu .O kadar bağlı olduğu ,kendisini sadece bir bekçi sandığı bu serveti birkaç saat için olsa bile kardeşinin ,yani kendisi için ne kadar aziz olursa olsun bir başkasının elinde ve cebinde ,böyle kolayca sahip değiştirmiş gördüğü andan itibaren ,onun kendi şahsıyla olan münasebetlerinin yeni baştan ve yeni statükoya göre düzenlenmesi ihtiyacını duydu.O zamana kadar ‘Her ne pahasına olursa olsun saklayacağım ve artıracağım!’diyen ve evin kömürlüğünü bir banka kasasına çeviren halam sanki o gün ‘Hayır ,ne saklayacağım ne artıracağım.Oturup çıtır çıtır yiyeceğim.’kararını verdi...”

Kitabı okurken “yalanın sihirli çizgisi” tabirini not aldım.Yalan bizim gerçeklerden kaçtığımız bir yapay liman.İnsan galiba en çok kendine yalan söylüyor.Kendine söylediği yalanlar bazen de çok kötü de olmuyor.

“...Üvey annem gelmedi.Babamla o kadar mesut olduğunu  sandığı evini terk etmek istemiyordu.İnsanların saadet anlayışları da gariptir.Kitaplara bakarsanız,kendilerini dinlerseniz ,insanoğlunun esas vasfı aklıdır.Onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır.Beylik sözüyle hayata hükmeder.Fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz.Bütün telakkileri ,hususi bağlanışları bu aklın varlığını yalanlar...”

“...Bütün hayatım boyunca dikkat ettim.İnsanın daima en çok korktuğu şeyler başına geliyor...”

“...Öyleki onunla birkaç saat konuştuktan ,şikayetlerini,tahlillerini ,gelecek için düşüncelerini dinledikten sonra ,insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşananın  nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek ,böyle bir dünyayı özlememek imkansızdı...”

“...Hrpimiz kendi masallarımızın kurbanıyız..”

Kitabın bir yerinde şöyle bir cümle geçiyor.”Yalnız kalbimin gürültüsünü dinleyerek etrafa bakındım.”Kalp gürültüsü galiba çok şey anlatıyor .

“...Fakat hayır ,bütün bunları yapabilmek ,kendisini alışkanlıklarının dışında denemek için başka türlü adam olmak lazımdı.Koşmak ,kımıldamak ,atılmak,istemek ,isteyişinde devam etmek lazımdı.Bütün bunlar benim için değildi.Ben biçare bir gölge idim...”

“...Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti:İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir...”

“...ve ben içimden dostlarının hem geç kalmalarına ,hiç gelmemelerine ,hem bir an gelip beni neredeyse boğacak olan saadetten kurtarmalarına dua ediyordum...”

“...Sabır insanoğlunun tek kalesidir...”

“...Dışarıda deniz var ,gece var .Garip ,sessizliği insanın içine yerleşen ,bir rüya balığı gibi insanın içinde masmavi kımıldanan gece...”

“...Ufak bir refah değişikliği ,biraz teşebbüs ve gayret ,küçük bir görüş farkı her şeyi ıslah edebilir...”

“...Siz kelimelerle zehirlenin durun,hayat her gün yeni bir şey keşfediyor...”

“...Doğdum doğalı herkes bana dürbünün ters tarafından bakmayı teklif ediyordu.Ben bir türlü buna yanaşmıyordum.İnat ediyordum.Neye yaramıştı?Bütün hayatım kepaze olmuştu.Bir de bunu denesem ne çıkar sanki ?...”

“...o zamana kadar hademe denen mahlukun kendi hayatının şartlarına göre ayrı bir cennet tasavvuru olabileceğini hiç düşünmemiştim.Fakat saadet telakkimiz  niçin hayat şartlarımıza göre olmasın...”

“..çalışmak zamana sahip olmak ve onu kullanmasını bilmek..”

(Devamı diğer yazımda ..)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1816 yılında,Baltimore kentinde eski bir tapınağın duvarına yazılmış bir metin...

Habil,Kabil ve İklimya...

Maviyi Soruyordun,Mavi Bir Huydur Bizde